ÖZET;
12 Eylül 1980 tarihinde gerçekleştirilen, “Etkisi bin yıl sürecek” denilen askeri darbe, Türkiye’deki bütün siyasi hareketleri hedef almıştı. Bu siyasi hareketler içerisinde ise en acımasız yüzünü “Sol” pencereye göstermiş, idamlar, işkenceler, tutuklamalar ile sol hareketin önemli isim ve partilerini kendi mahkemesinde yargılayarak suçlu bulmuştu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin karar merkezi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM), iktidarda bulunan hükümet ve yürürlükte olan anayasa feshedilmiş, kurucu partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 12 Eylül Darbesi ile 16 Ekim 1981’de, diğer faaliyet gösteren partilerle birlikte kapatılmıştı. Ülkenin tek ve otoriter yönetimi olan Milli Güvenlik Konseyi (MGK), CHP lideri Bülent Ecevit’i gözaltına aldı. 30 Ekim 1980 tarihinde Ecevit, CHP Genel Başkanlığı makamından istifa ederek, 80 Darbesi ile sivil bir yurttaş olarak savaşmaya karar vererek, “Arayış” Dergisi’ni çıkararak solun, CHP’nin ve kendisinin haklarını aramaya çalıştı. MGK, yeni bir anayasa çalışması içerisine girerek 07 Kasım 1982’de anayasayı halk oylamasına sundu. %91,3 ile kabul edilen yeni anayasadan sonra siyasi faaliyetler, MGK keyfiyetinde serbest bırakıldı. Bu keyfiyetin adına “Veto Yetkisi” denildi. Birçok siyasi parti ve siyasetçi, parti kurarak seçimlere katılmak istese de sürekli olarak veto edilmekle karşı karşıya kaldılar. 06 Kasım 1983 tarihindeki genel seçimlerde Turgut Özal’ın Anavatan Partisi (ANAP) %45 oy alarak tek başına iktidar olurken, CHP tabanına hitap eden Halkçı Parti (HP) ve lideri Necdet Calp %30 oy alabildi. 24 Mart 1984 yılında ise yerel seçimler vardı. Sonuç, Erdal İnönü’nün Genel Başkanı olduğu Sosyal Demokrasi Partisi (SODEP)’in de seçimlere katılmasına rağmen ANAP zaferiyle sonuçlandı. Yerel seçim ile birlikte, HP’nin arkasında CHP rüzgârı, SODEP’e kayarak yer değiştirdi. Ancak bu rüzgâr yetmezdi, sol siyasetinde büyük bir kucaklaşma, birlikte hareket etme ve hatta birleşim şarttı. Sırasıyla CHP tabanına sahip olan HP ve SODEP birleşme kararı alarak Sosyaldemokrat Halkçı Parti’yi siyasi tarihimize kazandırdı.
Bir Şemsiyenin Altında Birleşen Sol
12 Eylül yaşanalı birkaç sene olmuş, genel ve yerel seçimleri ANAP kazanmıştı. Her darbenin ilk hedefi olduğu gibi 12 Eylül’ünde ilk hedefi olan sol siyasette umutsuzluk baş gösteriyordu. Özellikle kapatılan CHP’nin tabanı, kendi rüzgarını sahiplenen, bu rüzgârı arkasına alarak kendisini ileri taşıyacak büyük bir uzlaşı ve başarı beklentisi içindeydi. Elbette bu durumu sadece taban veya seçmen dışında siyasetçiler de fark ediyordu. Parçalanmış, üstünden silindirle geçilmiş ve tutsak edilmiş sol toparlanmalıydı. Siyasi yasaklı olan siyasetçiler ve kapatılmış partilerden sonra kurulan HP ile SODEP, bu beklentileri boşa çıkarmayarak birleşim protokolü imzalamaya karar verdiler. 1985 yılında Aydın Güven Gürkan HP Genel Başkanı olarak seçildi. İlk açıklamalarından biri, birleşimden yana bir görüşe sahip olduğuydu. 02 Kasım tarihinde olağanüstü kurultayını yapan HP, Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) olarak isim değişikliğine gitti. Bu olağanüstü kurultayda, partinin tüzük ve programı da değişti. HP ilk adımı atmıştı, sıra SODEP’e gelmişti. Bir gün sonra, 03 Kasım tarihinde olağanüstü kurultay yapan SODEP kendisini feshederek SHP’ye katıldı. Bu büyük uzlaşıya 14 Kasım tarihinde kurulan Demokratik Sol Parti’nin (DSP) de katılmasını istediler ancak ret cevabı geldi. DSP’nin kurucusu, Bülent Ecevit’in eşi, siyaset sahnesine bir lider eşinden fazlasıyla ön plana çıkarak dahil olan Rahşan Ecevit’ti. Solun tek çatı altındaki uzlaşısı protokolüne göre ilk Genel Başkan Aydın Güven Gürkan oldu. Ancak demokratik bir hamle ile 30 Mayıs 1986’da SHP’nin gerçekleştirdiği 2.olağanüstü kurultayda Genel Başkan Erdal İnönü oldu. 12 Eylül, insan hayatını o kadar değersizleştirmişti ki SHP parti programının ilk maddesine “İnsana en üstün değeri veren” cümlesini yazdı. Bireye ve bireyin hayatın ilişkin amaçlarını ise özgürlük, eşitlik ve toplum yaşamında emeğin değeri olarak açıkladı. Parti programı adeta 12 Eylül’ün yok ettikleri ve 12 Eylül’e kafa tutmanın yazıya dökülmüş hali gibiydi. “Parti programı incelendiğinde de bu hedeflerin SHP’nin sosyal demokrasi anlayışı ve Türkiye analizini ortaya koyacak biçimde geliştirildiği görülmektedir. Buna göre SHP, ‘demokratik, bağımsız ve üretici bir toplum düzeni’ oluşturmayı amaçlamaktadır” (Kömürcü, 2009, s. 7). Adalet ve eşitlik için temelde yatan sorunlardan birinin ekonomik olması da SHP programında açıkça belirtilmiştir. “SHP Programı’na göre, toplumda gerçek anlamda eşitliğin olması ancak toplumsal ve ekonomik boyutlarda da adaletin sağlanmasıyla gerçekleştirilebilir” (Kömürcü, 2009, s. 7). CHP’nin altı ok ilkeleri unutulmamıştı, amblemde kırmızı fon üzerine beyaz 6 ok, barışı ve sükuneti temsil eden zeytin dalları ile çevrelenerek eklenmişti. Bu amblem bile, bir gün özgürlüğün Türkiye’ye yeniden kazandıracağı CHP’nin yok edilmediğini gösteriyordu. Amblemde yer alan 6 ok, aynı zamanda partinin görüşlerini de açıklayacak şekilde parti programına girdi. Parti programı, 6 ok ilkelerinden sonra devletin örgütlenme yapısının nasıl olması gerektiğini açıklayarak devam eder.
“Sosyaldemokrat Halkçı Parti,
- Ülkenin ve Ulusun bütünlüğünü ve güvenliğini
- Toplumun kalkınmasını
- Halkın refahını
sağlamak amacıyla demokratik, sosyal ve laik olma niteliklerine sahip bir hukuk devletinin tüm boyutlarıyla gerçekleştirilmesinin gereğine inanır” (TBMM E Yayın, 1985, s. 21).
Demokratik Yarışlar Başlıyor
26 Eylül 1986 tarihinde yapılan milletvekili ara seçimlerde SHP %22 oy aldı. Aynı yelpazeden rakibi olan DSP ise HP-SODEP birleşmesinden dolayı partiden kopan 20 milletvekilinin içerisinden 18’inin partiye katılımıyla Meclis’te grup kurdu. Bu milletvekilleri için İnönü’nün düşüncesi ‘kişisel siyasi beka’ için yapılmış bir hareketti. “Seçimler yaklaşırken SHP’deki bazı arkadaşlar rahatsız olmaya başladılar. Çünkü onlar başka partiden geliyorlardı, tabanları yoktu. Önseçim yaptığımız için orada şans görmüyorlardı kendilerine… Onun için çareyi DSP’ye geçmekte buldular” (Dündar, Ankara, s. 459). Türkiye, her sene yeni bir seçime gebeydi, 86 yılındaki milletvekili ara seçimlerinin hemen ardından 06 Eylül 1987’de 12 Eylül cuntasının yarattığı siyasi yasakların kaldırılmasıyla ilgili iktidarda bulunan ANAP referanduma gitti. İki tercihli bir referandum süreci içerisinde “Yasaklar kaldırılsın mı?” sorusunun cevabı “Evet, kaldırılsın” ya da “Hayır, kaldırılmasın” olarak arandı. İktidarda bulunan partilerin referandum mağlubu olduğu pek fazla görülmeyen siyasi tarihimizde bir oyun dahi önemli olduğunu bizlere gösteren bu referandumda, kıl payı diye tabir ettiğimiz bir sonuçla, %50,1 ile yasakların kaldırılması sonucu çıktı. Turgut Özal, “Hayır” sonucunun o çıkacağına o kadar çok güveniyordu ki, daha seçimlerde devam ederken Kasım ayı içerisinde Türkiye’nin erken seçime gideceğini açıklamıştı. Yasakların kaldırılması ile birlikte en dikkat çeken geri dönüşler Bülent Ecevit’in DSP’ye, Süleyman Demirel’in ise Doğru Yol Partisi (DYP)’ye geçişi oldu. 29 Kasım 1987 tarihinde yapılan genel seçimleri ANAP oyunu düşürerek kazanırken, kazanmasında veya daha doğru bir tahminle oyunun daha fazla düşmemesinde etkili olan, seçim sisteminde uygulanan “Seçim Bölgesi Barajı” etkili oldu. Seçimin kampanya dönemine damgasını vuran ise Erdal İnönü ile özdeşleşen “Limon Kampanyası” oldu. İnönü’nün miting meydanlarında, elini limon sıkar gibi yaparak “Özal’ın sizi yine limon gibi sıkmasına razı olacak mısınız?” cümlesi oldukça sükse yaptı. DSP, TBMM dışı kaldı, SHP ise 99 milletvekili çıkartarak ana muhalefet olma özelliğini korudu. SHP, her seçim sonucundan sonra kapsamlı bir değerlendirme sürecine girişti, ancak halkta hala darbenin psikolojik etkileri devam ediyordu. Türkiye, hiçte kolay olmayan bir süreci yaşamış ve travmasından da henüz kurtulamamıştı. Ancak sol siyaset, demokratik yarışına içine girmek bir yana, diğer tarafından da ülke siyasetinde adını önemli yerlerde göreceğimiz/duyacağımız yeni siyasetçileri ortaya çıkarıyordu. 25-26 Haziran 1988 tarihinde SHP 2.olağanüstü kurultayını gerçekleştirdi. Bu kurultayda İnönü 710 delegenin oyunu alırken İsmail Cem 151 delegenin oyunu alabildi. 44 partilinin oluşturduğu Parti Meclisi (PM) ise Deniz Baykal’a yakın olan isimlerin (Baykalcılar) çoğunluğunu aldı. İnönü’nün hazırladığı listeden Fikri Sağlar ise Baykalcıların listesini delerek PM üyesi olmayı başardı. Kurultay sonunda Deniz Baykal Genel Sekreter olarak seçildi. Ancak Baykal, her zaman en üst makamdaki lider kişi olmak istiyordu. Kendi çevresiyle yaptığı kulislerde de bunu dile getirdiği iddiaları dolaşıyordu. SHP’nin ve solun darbeden sonraki ilk ciddi başarısı 1989 yerel seçimlerinde geldi. 39 ili kazanan SHP, “3 Büyükler” olarak tabir ettiğimiz İstanbul, Ankara ve İzmir’i kazandı. Yerel seçimlerdeki başarı SHP’ye göre darbe sonrası dolaylı yoldan desteklenen ANAP’ın meşruiyetini halk nezdinde kaybetmesinden kaynaklıydı. Bunu seçim öncesindeki hedeflerinde de belirtmişti. “SHP, yerel seçimler öncesindeki hedeflerini şöyle açıklamıştı: 1) Yerel seçimleri Özal ve ANAP iktidarına halk desteğinin bir ölçüsü olarak almak ve bu seçimde ANAP’ın toplumsal dayanaklarını kaybettiğini bir kez daha kanıtlamak, 2) Demokratikleşmeyi ve sanayileşmeyi esas alan kendi siyasal programını sunmak; örgütüyle, programıyla ve kadrosuyla iktidara aday olduğunu ilan etmek, 3) Sosyal demokrat politikaların uygulanmasında çok önemli araçları oluşturan yerel yönetimleri ile ülke çapında yaygın biçimde ele geçirerek iktidarın kapıları açmak” (Gürbüz, 2013, s. 156). ANAP seçimleri sadece kaybetmekle kalmamış, aynı zamanda yerel seçimlerde üçüncü parti konumuna düşmüştü. ANAP için büyük bir şok, SHP için tahlillerindeki haklılığın resmiyete dökülmüş hali ortadaydı. Tüm bu başarılı kazanımlara rağmen partide yolunda gitmeyen, İnönü’nün haricinde gelişen olaylar vardı: Deniz Baykal etkisi. İnönü, Can Dündar’a verdiği röportajda o günleri şöyle özetliyordu: “Kişisel olarak ilişkilerimiz iyiydi, ama MYK’da verilen kararlar hep sayın Baykal’ın istediği doğrultuda oluyordu” (Dündar, Ankara, s. 464). Deniz Baykal’ın Genel Başkan olma isteği, artık partiye yarardan çok hizipçilik katıyordu. Üstelik her şey yolunda gidiyor, SHP oyları artıyor, yerel seçimler kazanılıyorken bu durum ortaya çıkmıştı. SHP’nin kazandığı yerel seçim sonrası, bu kez yeni bir genel seçim isteyen taraf, yerel seçimlerin galibi, genel seçimlerin muhalifi SHP idi. 09 Kasım 1989 yılında, Kenan Evren’den boşalan Cumhurbaşkanlığı makamı için en güçlü aday Özal’dı ve Özal Cumhurbaşkanı oldu.
Sosyalist Enternasyonel – Kürt Politikası
SHP; politikalarını ve sahip olmak istediği tabanı ezilen, yoksul, işçi bireylerden oluşturma ve onlar için politika yapma isteği taşıyan bir partiydi. Bu nedenle 1989 yılında Sosyalist Enternasyonale üye oldu. Sosyalist Enternasyonal, sosyal demokrat, demokratik sosyalist ve işçi sınıfının partilerinin oluşturduğu, evrensel anlamda ülkeler arası bir organizasyondu. Organizasyonun tüzüğünde, her partinin, üye sayısı ne olursa olsun sadece bir oy kullanma hakkı bulunmaktadır. Yapılan toplantılarla birlikte, güncel siyasi sorunlar ve konular hakkındaki tutumunu belirlemektedir. SHP’nin bu üyeliği, parti içindeki bazı kimseler için başka söylemlere kayma ve partiyi zora sokmanın kapısını araladı. SHP, Kürt seçmenle solun ya da darbe öncesi CHP’nin arasında bulunan samimi bağları kazanmak istiyordu. Darbeden sonra Kürt seçmen ile CHP’nin/solun siyasetin arası açılmış, ANAP oy kaynağı olan bir seçmen kitlesi haline gelmişti. Paris’te düzenlenen “Kürt Ulusal Kimliği ve İnsan Hakları” konusundaki konferans fitili ateşledi. Partinin izni olmadan konferansa katılan milletvekilleri, İnönü ve Baykal arasındaki yönetim krizinin tam ortasında patlak verince, disiplini sağlamak için partiden çıkarıldılar. Bu yeni bir krizin habercisi oldu ve istifa eden milletvekilleri ve il örgütleri sonucunu doğurdu. Tam ortalık biraz duruldu derken bu kez kurultay yarışları ve hizipçiliğin yükselişi patlak verdi.
SHP’ye Liderlik Eden Kim?
29 Eylül 1990 yılında, SHP 6.olağanüstü kurultayını gerçekleştirdi. İnönü bu kez rakipsiz aday değildi. Karşısında PM listelerini kendi önerdiği isimlerin delip geçtiği, MYK’da istediği doğrultuda kararlar aldıran, belediye başkanlarını kendi seçimleri doğrultusunda adaylarla tayin ettiren Deniz Baykal vardı. Deniz Baykal kurultay yarışını kaybetti, Genel Sekreter ise Hikmet Çetin oldu. Ancak Deniz Baykal mücadeleci bir siyasetçiydi ve pes etmeden 1991 yılındaki olağan kurultayda bir kez daha rakip olarak İnönü’nün karşısına çıktı. Sonuç yine değişmedi, oylama üçüncü tura kaldı, Baykal oylarını yükseltti ancak bu kazanmasına yetmedi. Kurultaylar sürecini bitiren SHP artık seçimlere hazırdı. Ancak tüm bu kurultay süreçleri parti dinamiklerini yormuştu, 1991 erken seçimlerinde elde edilen başarı, beklenen başarı kriterinin oldukça altında kaldı. Bu iktidarın değil, parti içi muhalefetin işine yaradı. 91 Genel Seçimleri SHP için bir başka krizler döneminin basamağıydı. Paris konferansı sonrası SHP ile yolları ayrılan milletvekilleri, konferansa giden milletvekillerine sergilenen tutumu protesto edenler ve istifa eden il örgütleri Fehmi Işıklar liderliğinde Halkın Emek Partisi (HEP)’i ortaya çıkardılar. SHP hem krizleri bitirmek hem Kürt seçmen ile gönül köprüleri kurmak hem de demokratik bir tutum sergilemek için bu süreçte HEP’e yardımcı oldu. Seçimlere katılmayan HEP adayları kendi bölgelerinde SHP’den aday olurken bu tutum daha milliyetçi olan Karadeniz’de ve aynı protest tavırlar Ege ve Trakya bölgelerinde oy kayıplarına sebep oldu. Üstelik bununla da sınırlı kalmayarak HEP’ten SHP adayı olan milletvekillerinin Meclis açılış konuşmasında Kürtçe yemin etmek isteği Türkiye’yi karıştırdı. “1991’deki Meclis’teki yemin töreninde Kürtçe yemin etmeye kalktılar. Meclis başkanı da aslında Kürt kökenliydi. Onları durdurdu. Zorla Türkçe yemin ettirdi. Ama o olay çok aleyhimize oldu” (Dündar, Ankara, s. 482-483). SHP, HEP’li adaylarla Doğu bölgelerinde oylarını yükseltmişken yemin krizi bu oyların üzerinde kötü bir etki bıraktı. HEP adaylarına tepki gösteren seçmende ise SHP için ayrı bir mesafe oluşmaya başladı. Bir darbe de içten gelen dalga oldu. “Bu dönemde SHP örgüt-içi çatışmalarla adeta rehin alınmış, liderlik boşluğunun doldurulamadığı ve farklı yönlere çeken çevresel etkilerle siyasal sistemde yolunu bulmaya çalışan bir parti görünümünden kurtulamamıştır” (Akman, 2004, s. 73).1992 yılının haziran ayında “Kapatılan siyasi partilerin aynı adla yeniden açılmasını engelleyen yasa” kaldırılarak siyasi özgürlüğün bir diğer kazanımı olan köklü partiler yeniden sahneye çıkmaya başladı. SHP’nin iç muhalefetinin başındaki isim olan Deniz Baykal, köklerinden koparılmış CHP’yi yeniden siyasete döndürmek için kolları sıvadı. Parti, 09 Eylül 1992’de yeniden açıldı. Üstelik birçok SHP milletvekili de hemen CHP’ye geçti. Bu sıralarda Özal’ın ölümü ile boşalmış olan Cumhurbaşkanlığı koltuğuna Demirel geldi ve hükümet kurma görevini Tansu Çiller’e verdi. Kurulan DYP-SHP hükümeti hem toplumsal bir uzlaşı hem de yaşanan tüm olayların üstüne toplumun sinir uçlarını yumuşatmayı amaçlamıştı. Ancak yaşanan acı olay Sivas Katliamı ve 37 kişinin yaşamını yitirmesi tüm Türkiye’yi etkiledi. Bu olaydan sonra İnönü aktif siyasi hayatını noktalayacağını açıkladı. 11 Eylül 1993’te yapılan 4.olağan kurultayda Erdal İnönü “Onursal Genel Başkan” seçilirken Genel Başkanlık koltuğuna Murat Karayalçın oldu. 27 Mart 1994 yerel seçimlerinde solu temsilen üç parti vardı ve bu durum oyları böldü. Üstelik soldaki partiler zaten kapatılan CHP mirasını yaşatmak için kurulmuştu. Bu nedenle 18 Şubat 1995’te toplanan SHP-CHP ortak kurultayı ile SHP kendisini feshederek CHP’ye katıldı.
Kaynakça
Akman, C. A. (2004). Merkez-Solun Demokratikleşme Perspektifinin Açmazları: SHP ve CHP Üzerine Bir Analiz. Liberal Düşünce, 73. 06 10, 2018 tarihinde alındı
Dündar, C. (Ankara). Anka Kuşu Erdal İnönü'yü Anlatıyor. 2009: İmge Kitabevi Yayınları. 06 10, 2018 tarihinde alındı
Gürbüz, A. V. (2013). Türkiye'de Siyasal Partiler. İstanbul: Es Yayınları. 06 10, 2018 tarihinde alındı
Kömürcü, D. (2009, 10 02). Geçmişle Gelecek Arasında Bir Alternatif Arayışı SHP. Sosyal Bilimler Dergisi, 7. 06 10, 2018 tarihinde alındı
Programı, S. P. (1985, 11 02). TBMM E Yayın. 06 10, 2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı: https://www.tbmm.gov.tr/eyayin/GAZETELER/WEB/KUTUPHANEDE%20BULUNAN%20DIJITAL%20KAYNAKLAR/KITAPLAR/SIYASI%20PARTI%20YAYINLARI/199301550%20SHP%20PROGRAM%201985/199301550%20SHP%20PROGRAM%201985%200001_0064.pdf adresinden alındı