top of page
Ara
İlkcan Alkurt

Başarılı Siyasi Lider Modeli

Güncelleme tarihi: 13 Şub 2020


Türk siyasal hayatını yakından incelediğimizde siyasi partilerin başarılarının ve başarısızlıklarının 2 temel kaynağından biri lider olgusu diğeri teşkilat olgusudur. Bu 2 olgu birbirini tamamladığı gibi aynı zamanda birbirinden bağımsız artı ve eksi etkilere de sahiptir. Ancak lider; teşkilat yapısından üstün ve daha ağır bir yapıya sahiptir. Teşkilatlar bulundukları il ve ilçelerden sorumlu olarak genel bir siyaset politikası içerisinde dahi yerel bir siyaset politikası üzerine çalışmalar yaparlar. Elbette ki genel siyasetin ve “Genel Merkez” makamının çizgisinde ilerlerler, genel politikaya uygun davranışlar sergilerler. Ancak söylem ve icraatlarında her zaman yerellik olgusu ön plana çıkmaktadır. Lider ise genel siyaset politikasının yönlendiricisi aynı zamanda yerel siyaset politikalarının ön hazırlayıcısı ve şekillendiricisidir. Bir lider; yaşadığı ülkedeki bütün il ve ilçelerinden sorunlarından haberdar olmadan başında bulunduğu siyasi yapıyı bir arada tutamaz, iktidar hedefine yürüyemez. Peki, başarılı bir lider nasıl olmalıdır?

Bir siyasi partinin başında bulunan lider; öncelikle kendi ruhunda o liderlik duygusunu hissetmelidir. Yaşanan veya yaşanacak olay ve olgulara hâkim olma, değiştirebilme gücünü kendinde bulmalıdır. Herhangi bir başarısızlık durumunda veya negatif yönlü ilerleyen bir süreçte “Krizi fırsata çevirme” gücüne sahip olmalıdır. Söylemlerinde yalın, akıcı, net, dürüst, gür sesli bir dil kullanmalıdır. Bu dil bölgesel olarak pozitif ayrımcılık etkisi barındırabilir. Yani gidilen bölgedeki yöresel dil ve şive vurgulu ve samimi bir anlatım için kullanılabilir ancak genel siyaseti ilgilendiren hususlar hakkında birbiriyle uyuşmayan, hatta birbirine zıt söylemleri kullanmak en özelinden taban, en genelinden yurttaş bazından ters etki yaratır. Özellikle Türkiye gibi bazı konularda keskin ve kırmızı çizgileri bulunan veya henüz tam anlamıyla birlik ve bütünlük ile uzlaşma sağlanamamış konularda ziyaret edilen bölgelere göre dil ve düşünce değiştirmek dürüstlüğü, samimiyeti ve ilkeli duruşu zedeler. Kullanılan dil kadar jest ve mimikler de önemlidir. Sesli ve görsel ifadeleriniz; sizi destekleyen seçmene güç, kararsızlara, apolitik seçmene, sizi dinleyen veya seyreden diğer siyasi partilerin seçmenlerine umut, rakiplerinize ise “Ben buradayım” mesajını vermelidir. “Ben buradayım” mesajının nasıl verilebileceği konusunda bir parantez açarak açıklama yapmak gerekir. Bu mesajda kast edilen yüksek desibel ile kırıcı, kaba, ötekileştirici veya hakaret içerikli bir konuşma değildir. Kudretine sahip olunan gücün rekabet içerisinde bulunulan siyasi rakiplere siyasal-sosyal-ekonomik olgular bakımından hissettirilmesidir. Lider; örgütlerini en kısa sürede en uygun aktif siyasi tavıra kanalize edebilme yeteneğini etkin olarak kullanabilmesi gerekir. Yaşanan bir hadise içerisinde hızlı refleks göstermek ve örgütleri bu refleksif çabukluğa uyumlu hale getirebilmek siyasi partiler için hayati önem taşır. Gündeme gelen bir olay, sıcaklığını koruyorken gerekli duruş sergilenmez ise toplum bu bekleyişi “çekimserlik” veya “onaylama” anlamında yorumlayabilir. Burada aslında önemli olan bir başka yönetim zafiyetinden de bahsetmek gerekir. Başarılı bir siyasi lider, gündemi takip ederek duruş sergilemekten çok, gündemi belirleyen ve kendi belirlediği gündem üzerinden avantaj sağlayan kişidir. Eğer bir lider gündemi kendisi veya partisi belirleyemiyorsa; o lider ve partisi toplumun gözünde, kasıtlı olarak oluşturulan suni gündemleri takip eden pasif bir role bürünmüş olarak görülür. Lider kişi başarıya ve iktidara ulaşmak için kendi tabanı dışındaki çevrelerden de oy alabilmeli, kendisine muhalif olan kesimlere de ulaşabilmelidir. Ancak burada kritik olan birkaç husus bulunmaktadır. Özelden genele bir sıralama ile tablo oluşturursak öncelik tabanda olmalıdır. Tabanda bulunan seçmen, gönülden gelen bir şevkle, istekle çalışmalara aktif olarak katılımı kendisinin görevi olarak görmelidir. Çalışmalara katılamıyor ise seçim günü geldiğinde “başka bir alternatif göremediği” için değil, liderinin ve partisinin çalışmalarını desteklediği, liderinde ve partisinde gelecek için bir umut gördüğünden koşa koşa sandığa gitmelidir. Ancak burada büyük bir yanlışlık yapılmakta ve mevcut siyasi partiler tarafından henüz idrak edilememektedir. Bu yanlışın kaynağı; kendisine yüksek oranda katılım ile destek veren çevreleri deyim yerindeyse “çantada keklik” olarak görme yanlışıdır. Çalışmalarını yaparken oy alamadığı bölgelere daha çok eğilen lider ve partisi en büyük darbeyi en güçlü olduğu yerden alabilir. Bu etkiyi yaratacak olan, lider ve partiden başka herhangi bir öğe yoktur. Çünkü siyasi tabirle “kemikleşmiş” seçmen kendi oy verdiği partiye ancak kendi oy verdiği partiden ilgi göremediğinde sırtını döner. Kendi tabanından tam destek alan lider yüzünü bu kez de kendisine muhalif kesimlere dönmelidir. Başarılı bir siyasi lider; günü kurtarıcı planlar peşinde koşmaz. Gerekirse 1-2 seçimi kaybetmeyi göze alır, bu süre zarfında da tabanını kemikleştirir, örgütlerini her an seçim olacakmış gibi ayakta tutar. Örgütlerin seçmen tarafından parti liderinden daha çok eleştirildiği temel konu “seçimden seçime” kapısının çalınmasıdır. Türkiye’deki iktidara aday olan muhalif partilerin en büyük yanılgısı burada başlar. Bir parti, yaklaşan seçime çok iyi hazırlanabilir, vaatleri halk nezdinde karşılık bulabilir, algı operasyonunu lehine kullanarak rüzgârı arkasına alabilir. Ancak Anadolu’nun ücra köşeleri ve metropollerin “çantada keklik” görülen bölgelerinde seçimden seçime muhatabını gören halk sandığa gittiğinde “parti sempatizanı” değil ise oyunu partiden esirgeyebilir. Oyunu esirgemesi sadece rakip partilerden birinin lehine oyunu kullanması anlamına gelmez. Seçmen seçimi, sandığı veya partisini protesto ederek oyunu boş atabilir veya sandığa gitmeyebilir. Katılım oranı düşük bir seçim, muhalefetin yarışa 1-0 geride başladığı bir seçimdir. Siyasi liderlerin ve partilerin birbirlerinden ve seçmenin verdiği mesajlardan alacakları çok ders olduğu aşikârdır. Ancak her seçim zaferinden veya yenilgisinden de kendisine bir mesaj verildiğini düşünmesi abesle iştigaldir. Siyaset dilinin daha dürüst, yalın, akıcı, nazik ancak ağızdan çıkan sözün de tam anlamıyla tutulduğu dönemlere en kısa sürede başlamak dileğiyle.


200 görüntüleme1 yorum
bottom of page